10 Nisan 2012 Salı



Sibirya Yüksek Basınç alanından Basra alçak basınç alanlarına doğru sürekli hava hareketleri meydana gelmektedir.
Basınç sistemleri dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesiyle oluşur.


Rüzgar denizden geçtiği vakit mutlaka bir yere yağış bırakır. Bu yüzden deniz bulunan yerlerde yağış daha fazladır.Aynı zamanda sıcaklık dağılımı dengelidir.Çünkü denizler zor ısınır, zor soğur böylece hava sıcaklığı dengelenmiş olur.

Vadiler her zaman rüzgar makinesidir. Vadinin olduğu her yerde rüzgar mevcuttur. Vadi çerisine giren soğuk hava kütlesi vadi duvarlarına çarparak yol alır ve sonunda vadi içerisinden çıkarak rüzgar oluşur.
Vadilere rüzgar enerjisi santrali kurulabilir.

NOT: 


  • Aksaray'ın ortalama sıcaklığı 11,5 °C dir.
  • Aksaray'ın kış ayı sıcaklığı -1,5 °C dir.
İKLİM ELEMANLARI 4 TANEDİR
  • Sıcaklık
  • Basınç
  • Nemlilik Ve Bulutluluk

 
 
Not: Mars büyüklüğünde bir gezegenin Dünya 'ya çarpması sonucu Ay meydana gelmiştir.

4 Nisan 2012 Çarşamba

ıhlara vadisi



IHLARA VADİSİ

Aksaray, Hristiyanlığın daha ilk yıllarında önemli bir din merkezi olmuştur. Kayseri'li Basilus ve Nazianzos'lu Gregorius gibi mezhep kurucuları 4.yy. da burada yetişmişlerdir. Mısır ve Suriye sisteminden ayrı bir manastır hayatının kurallarını bunlar tespit etmişlerdir. Böylece Yunan ve Slav sistemi doğmuştur.
Mısır ve Suriyeli rahiplerin dünya ile olan ilişkilerini kesmelerine rağmen Basilus ve Gregorius'un rahipleri dünya ile olan ilişkilerini kesmiyorlardı. Bu yeni anlayışın yeri Belisırma idi.
Gregorius, teslis inancına yeni bir izah getirerek Hz. İsa'nın Tanrılığı tartışmasında İznik toplantısı görüşlerine kuvvet kazandıran fikirler ileri sürdü. Böylece Hristiyanlık tarihinde öncü Gregorius'un yetiştiği kayalık bölge (Belisırma, Ihlara ,Gelveri) Manastır ruhuna uygun, kayalara oyulan kiliseler topluluğu halinde geldi. Arap akınlarına karşı, Hasandağı'ndaki müdafaa kaleleri karşı koyunca bu kiliseler faal ibadet merkezi durumlarını devam ettirdiler. Ihlara Vadisi'ndeki kayalara oyulmuş bu freskli kiliseler, korunarak yeryüzünde eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak zamanımıza kadar gelmiştir.
Hristiyanlığın ilk yıllarından itibaren kayaların rahatlıkla kazılmasıyla meydana getirilen bu freskli kiliseler ve iskan yerleri 14 km. boyunca Ihlara'dan Selime'ye kadar devam eden "IHLARA VADİSİ" içerisinde yer alırlar.

Vadinin Oluşumu

Vadiye çok yakın Hasan Dağı ve çevresi, Neojen (Genç Tersiyer) ve IV. Zamanda oluşmuştur. Bu zamanda oluşan yükselmelere karşın havzalar oldukça düşük kalmıştır. Hasan Dağı volkanın püskürmesine neden olan tektonik hareketler sonunda çevre yüzeyini geniş bir volkanik tabaka kaplamıştır.
Aynı hareketler sırasında kalkerin basınç ve sıcaklık etkisiyle yarattığı kırık hattan fışkıran doğal sıcak suyu, Yaprakhisar ve Ihlara arasında bulunan Ziga Kaplıcaları'nda görebilirsiniz. Çevrenin yapısal karakterini derinden etkileyen volkanik püskürme sonucu oluşan tüf taşları, rüzgâr, erozyon ve diğer doğa etkenleri ile aşınmış, Selime ve Yaprakhisar'da karşınıza çıkan değişik görünüm ve renklerde Peri Bacaları'nı yaratmıştır. Tektonik hareketler, bazı yerlerde yumuşak tüfün, bazı yerlerde gri, yeşil ve kahverengi tonlarının hâkim olduğu ve iri tanelerle ufalanan kayaların kapladığı alanları çöküntüye uğratmıştır. Ihlara Vadisi boyunca ilerleyen Melendiz Çayı da bu tür çökmenin sonucu oluşan kanyon vadinin tabanını oyarak daha büyük bir derinlik kazanmıştır.
Yer yer 100 veya 120 metre derinliğe varan vadiyi ikiye bölerek akan Melendiz Çayı (ilk çağlarda bu ırmağa Kapadokya ırmağı anlamına gelen Potamas Kapadokus denilirdi Aksaray yakınlarında Uluırmak adını alarak Tuz Gölü'ne ulaşır. Doğa, insan, tarih ve sanat olgusunu bu denli bir araya getirebilen ve bu gerçeği ancak kendisine yaklaştığımız zaman simgeleyen Ihlara Vadisi sakladığı bu sırrı kendisiyle beraber olduğunuzda açıklayacaktır sizlere.


Ihlara Vadisi
Aksaray İli, Güzelyurt İlçesi, Ihlara Kasabası’nda ve Hasan Dağı’nın Kuzeydoğusundadır. Aksaray’a 40 km, Güzelyurt ise 7 km mesafededir. Rüzgarın esip esipte arada dinlendiği, Melendiz suyunun ise derin ve sessiz dik yamaçlı bir vadinin ortasından akarak, “Dönerek Akan Suyun Halkı”na “Peristrama” adını verdiği Ihlara Vadisi, İlk Hristiyanların vadi yamaçlarında oluşan tüfleri oyarak, kilise ve manastır yaptıkları mekanlar, Melendiz Nehrinin sularıyla bütünleşerek doğa harikası oluştururlar. Bu doğal güzellikleri Vadiye gelen ziyaretçilerin iniş ve çıkışlarını sağlayan toplam 382 basamaktan oluşan merdiven bulunmaktadır.
Eski adı “PERİSTREMMA” olan 14 km. uzunluğundaki Ihlara Vadisi’ni, Melendiz Çayı (Potamus, Kapadukus–Kappadokya Irmağı), baştan başa kat etmektedir. Irmak, Ihlara Kasabası’ndan başlayarak, yer yer kanyonu 100–120m derinlikte yararak, Kuzeybatı istikametinde Selime Kasabası, Yaprakhisar ve Belisırma Köyleri’nin ve Ziga Kaplıcası’nın bulunduğu geniş vadiye ve oradan Tuz Gölüne yönelir. Ihlara Vadisi’nin doğal oluşumu, korunaklı yapısı, burayı Hıristiyan dininin önemli merkezlerinden biri haline getirmiştir. 4. yüzyıldan itibaren önemli bir manastır merkezi haline gelen Ihlara Vadisi’nde, yapıldığı döneminin resim sanatı özelliklerini barındıran pek çok kilise bulunmaktadır. Vadide yer alan, banisi (yaptıranı) belli olan kiliseler, bilim dünyası için ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü vadide yer alan kiliselerin kesin tarihlendirilmesi oldukça güçtür. Kapalı Yunan Haçı ve serbest haç planlı, tek ve çift nefli kaya oyma kiliseler, Vadinin dik yamaçlarında sağlı sollu yer alarak, ortadan akan Melendiz nehrinin sularıyla bütünleşir. Vadi, doğal yapısı itibarıyla, IV. yüzyıldan itibaren keşişler ve rahipler tarafından çok uygun bir inziva yeri olarak kullanılmıştır. Hıristiyan dini, farklı dilleri konuşan insanlar arasında yayılmaya başlamıştır. Okuma yazma oranının düşük olması, Latinceyi az kişinin bilmesi, dinin yayılmasını zorlaştırmıştır. Bu nedenle dini yaymak için kiliselerde, İsa’nın hayatı, İncil’deki konular, din büyükleri ve onlarla ilgili olaylar resimlerle anlatılmaya başlanmıştır.
Vadi de yer alan freskli kiliselerde (Sümbüllü, Yılanlı, Kokar, Ağaçaltı, Pürenliseki, Eğritaş, Kırkdamaltı, Bahattin Samanlığı gibi) İsa’nın Doğumu, Meryem’e Müjde, Ziyaret, Mısır’a Kaçış, Son Akşam Yemeği gibi sahneleri görmek mümkündür. Vadide yer alan Selime Kasabası ve Yaprakhisar Köyü’nde de önemli kiliseler bulunmaktadır. Selime Kalesi, Derviş Akın Kilisesi, Doğan Yuvası Kilisesi gibi. Ihlara Vadisi, Aksaray’ın yerli ve yabancı turist çeken en önemli doğal ve tarihi yerleşimidir.
 

    3 Nisan 2012 Salı

    SELİME-GÜZELYURT


    Ihlara SELİME Tarihi
    Selime
    Ihlara vadisinin bitiminde yer alır. Selime köyünde dik bir yamacın eteklerine yaslanmış peribacaları, bazilika tipindeki katedrali, köye adını veren ve Selçuklu Dönemi''ne ait Selime Sultan Türbesi, kayaya oyulmuş kalesi ve kaya kiliseleri bulunmaktadır.
    Kale Manastırı Kilisesi
    Kapadokya''daki dini kuruluşların en büyüklerindendir. Manastır VIII. ile XIV. yüzyıl veya X. yüzyıl, kilisedeki figürlü freskolar ise X. yüzyıl sonu ile XI. yüzyıl başları arasına tarihlenmektedir. İsa''nın göğe çıkışı, müjde, Meryem gibi tasvirleri bulunmaktadır
    Bu peri bacalarında romalılardan kaçan hristiyanlar yaşıyordu. Hristiyanlık roma''da kabul edilince oralara kiliseler katedraller yaptılar.
    Oradaki bir tepede savas kalesi vardır. Bu kalede selcuklulardan ''dan ali pasa ile bizanslar savaşmıştır. Ali Paşa şehit olmuş. Onun için selime türbesi yaptırılmış. Ayrıca burası uzun yıllar osmanlı egemenliğinde kaldığı için burada Osmanlılar sinan bey camisini (1524) yapmışlardır.
    Selime; Üst miyosen döneminde yaklaşık 10 milyon yıl önce aktif hale gelen Hasan Dağ 3258 m,melendiz dağı 3000 m, göllü dağı 2650 m yükseklikler sahip volkanların bacalarından çıkarak geniş bir alanı kaplayan öncü malzeme soğuk tüfler, akabinde volkanik ısı ile temas etmiş tüfler daha sonrada kraterlerden akarak düz ovaya yayılarak belli bir kalınlıkta katman oluşturan malzemelerin oluşturduğu bir bölgedir, burası. Çok milyon yıllar boyunca meydana gelen doğa olayları "erozyon; depremler, yıllık ısı farkı, kar,yağmur , rüzgar ve yakınından geçen Melendiz Çayı bu bölgenin muhteşem bir doğal görünüm almasını sağlamıştır. Tarihi evrelerde yerleşik hayata geçen insan oğlu öncelikle güvenilir su kıyılarına yerleşmişlerdir. Güvenlik ön planda olduğundan yerleşmelerini bir dağın yamacına yaparak gelebilcek tehlikeleri önceden haber almaya ve buna karşıda kendilerini korumayı amaçlamışlardır. Selime bu tür yerleşimlerden biridir. Tarih içerisinde değişik kavimlerin elinde yeniden şekillenmiştir. Bugün gördüğümüz Kale, Manastır, kiliseler ve eski evler son 2000 yılın maceralarının sonucudur.
    Ihlara Vadisinin son ayagında yer alan açık hava 
    müzesi görünümünde bir yerleşme 

     
    (Güzelyurt - Selime Kasabası) 


     
    (Selime Sultan Türbesi) 



     
    (Selime Kasabası - GÜZELYURT) 


       
    (Selime Kasabası - GÜZELYURT) 



     Selime

    30 Mart 2012 Cuma

    YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

    FLÜVYAL TOPOGRAFYA ŞEKİLLERİ

    VADİ ÇEŞİTLERİ

    VADİ
    Akarsuların kaynak kısmı ile ağız kısmı arasındaki inişli çıkışlı bir şekle sahip olan yatağına vadi adı verilmektedir. Vadiler akarsuyun yatak eğimine , akış hızına , ve kayaların direncine göre farklı şekiller almaktadır Başlıca vadi şekilleri şunlardır;



    BOĞAZ VADİ



    YARMA VADİ

    Akarsuların dik eğimli yamaçlarda derine kazması sonucunda oluşmaktadır. Vadi tabanı dardır ve akarsı tarafından işgal edilmiştir Bu vadiler daha çok akarsuyun kaynak kısmına yakın alanlarda oluşmaktadır. Çünkü bu bölümde akarsuyun yatakları dik ve eğimlidir Örnek; Karadeniz Bölgesinde Canik Dağlarını yaran Yeşilırmak vadisi, Küre Dağlarından geçen Kızılırmak vadisi , Marmara Bölgesinde Samanlı dağlarında yer alan Sakarya nehrinin geçtiği Geyve Boğazı Akdeniz Bölgesinde Bolkar dağlarını yaran Gülek Boğazı
    b) Kanyon Vadi
    Kanyon vadi , tortul tabakaların yatay olarak uzandıkları arazilerde yada karstik bölgelerde oluşan vadilerdir Vadi yamacını oluşturan tabakaların dirençlerinin farklı olması farklı seviyelerde aşınmalarına ve taraçaların oluşmasına neden olmuştur. Kanyon vadilerde dik ve taraçalı bir görünüm vardır Dünyanın en büyük kanyonu ABD’de Colorado kanyonudur Türkiye’de Akdenize dökülen Göksu , Manavgat ve Köprü çayları üzerinde dar ve uzun kanyonlar bulunmaktadır Buralarda bulunan karstik arazi kanyon vadi oluşumunda önemli bir etken olmştur.



    c) Çentik Vadi
    Aşınmaya karşı direnci fazla olan arazilerde derine doğru aşındırma neydana gelmektedir Vadinin profili “ V “ şeklindedir Derine doğru bir aşındırma söz konusudur Aşınmanın devam etmesi sonucunda vadi zaman içerisinde boğaz vadi görünümünü alır Akarsuların yukarı çığırlarında çentik vadiler görülmektedir

    d) Geniş Tabanlı Vadi
    Akarsu yatağında eğimin azaldığı yerlerde derine aşındırma az olacağı için akarsu daha çok yana doğru aşındırma yapmaya başlar  Yana aşındırmanın etkisi ile vadi yamaçlar yatıklaşmaya başlar



    2. Menderesler
    Akarsular, eğimlerinin azaldığı yerlerde kıvrılarak akarlar. Hem aşındırma, hem de biriktirme sonucunda, bu kıvrımlar daha da genişleyerek menderesleri oluştururlar.Hem aşındırma hem biriktirme şeklidir.
    Mendereslerde yana aşındırma fazla olduğu için sık sık yatak değiştirirler. Ülkemizde, ovaların tabanlarında ve olgun vadilerdeki akarsular menderesler çizerek akarlar.
    Menderesler oluşturan bir akarsuyun;
    Yatak eğimi azalmıştır. Akarsu hızı azalmıştır.Uzunluğu artmıştır. Aşındırma gücü azalmıştır.Biriktirme faaliyetleri yaygındır.
    3. Kırgıbayır (Badlands)
    Şiddetli yağmurların oluşturduğu selinti suları, bitki örtüsünün bulunmadığı ve kolay aşınabilen arazileri aşındırır.
    Bunun sonucunda, arazi yüzeyi girintili çıkıntılı bir görüntü alır. Bu tür arazilere kırgıbayır adı verilir.
    Kırgıbayır, özellikle sağanak yağışların görüldüğü, yarıkurak bölgelerde daha sık meydana gelir. Türkiye’de, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygındır.
    4. Çağlayan ve Çavlanlar (Şelaleler)
    Akarsu yataklarında, bazen bazı tabakalar aşınmaya karşı farklı direnç gösterirler. Bunun sonucunda da basamaklar oluşur. İşte, akarsuların bu basamaklardan akan kısımlarına çağlayan adı verilmektedir. Eğer basamaklar yüksekçe ve düşen su miktarı fazla ise, böyle kısımlar da çavlan veya şelale olarak isimlendirilir. Ülkemizdeki en tanınmışları, Manavgat Çağlayanı ile Düden, Muradiye ve Gürlevik şelaleleridir.
    Çağlayan ve çavlanlarda suların yüksekten düştüğü kısım aşınırsa, derin oyuklar oluşur. Bu oyuklara dev kazanı adı verilir
    5. Peribacaları
    Volkanik arazilerde, selinti sularının, aşınmaya karşı farklı dirençteki tabakaları aşındırması sonucunda oluşan şekillerdir.Oluşumunda volkanik tüflü arazi,sel ve yağmur suları,bitki örtüsünün az olması ve rüzgar etkilidİR.
    Türkiye’de Nevşehir, Ürgüp, Göreme, Avanos çevresinde yaygındır.
    6. Peneplen (Yontukdüz)
    Akarsuların ve akarsularla birlikte diğer dış kuvvetlerin, yeryüzünü aşındırması sonucunda deniz seviyesinde hafif dalgalı düzlükler oluşur. Bunlara peneplen (yontukdüz) adı verilir.
    Ülkemiz yeryüzü şekilleri IV. jeolojik zamanın başlarında toptan yükseldiği için, iç kısımlarda peneplen izlerini görmek mümkündür.
    AKARSULARDA BİRİKTİRME
    Akarsuların biriktirme yapabilmesi için;
    Eğimin azalması ,Suyun azalması
    – Akarsu hızının azalması, Akarsu yükünün artması
    gereklidir. Bu faktörler bir arada olunca, akarsuyun gücü azalır ve biriktirme başlar.
    AKARSU BİRİKİM ŞEKİLLERİ
    1. Birikinti Konileri ve Yelpazeleri
    Dağ yamaçlarından düzlüğe inen akarsular, taşıdıkları materyalleri eğimin azaldığı yerlerde yarım koni şeklinde biriktirirler. Bunlara birikinti konisi denir.
    Akarsuların taşıdıkları maddeler ince ise, geniş bir alana yelpaze gibi yayılırlar. Bunlara da birikinti yelpazesi denir. Ülkemizde dağ eteklerinde, bu tip şekillere sıkça rastlanır.
    2. Dağ Eteği Ovaları Dağ eteğinde, eğimin azaldığı yerlerde meydana gelen birikinti konileri ve yelpazelerinin zamanla yanlara doğru büyüyerek birleşmeleri sonucu oluşan ovalardır.
    Bursa ovası, Uludağ’ın eteğinde oluşmuş bir dağ eteği ovasıdır.
    3. Dağ İçi Ovaları
    Dağ içlerinde, eğimin azaldığı yerlerde, akarsuyun taşıdığı malzemeleri biriktirmesi sonucu oluşan düzlüklerdir. Engebeli ülkelerde daha fazla oluşur.
    Malatya, Muş, Elazığ ovaları bu şekilde oluşmuşlardır.
    4. Taban Seviyesi Ovaları
    Akarsuların denize yaklaştıkları yerlerde taşıma gücü azdır. Böyle yerlerde akarsular, taşıdıkları malzemeleri biriktirirler ve ova yüzeyini alüvyal dolgu alanı haline getirirler. Böyle oluşan düzlüklere taban seviyesi ovası veya alüvyal taşkın ovası denir.

    5. Delta Ovaları

    Akarsuların taşıdıkları malzemeleri, deniz içerisinde biriktirmesi sonucu, üçgene benzeyen düzlükler meydana gelir. Bunlara delta ovası adı verilir.
    Delta ovalarının oluşabilmesi için,
    Akıntıların olmaması, Akarsu yükünün fazla olmasıGel - git genliğinin az olması ,Kıyının sığ olması gerekirTürkiye’de birçok delta ovası vardır. Başlıcaları Çukurova, Bafra ve Çarşamba ovalarıdır. 6. Taraçalar (Sekiler) Aüvyal tabanlı vadi üzerindeki akarsuların, yeniden canlanarak, yatağını kazması sonucunda oluşan yüksekte kalmış eski vadi tabanlarıdır. Türkiye’de, çeşitli zamanlarda epirojenik hareketler görüldüğü için, vadiler boyunca taraçalar görülür.
    7. Kum Adacıkları
    Akarsu eğiminin azaldığı ve yatağın genişlediği yerlerde, taşınan alüvyonlar ve kumlar küçük adacıklar şeklinde biriktirilir. Bunlara kum adacıkları dENİR.

    KARSTİK ŞEKİLLER
    Kolay eriyebilen kayaların (kalker, jips,kayatuzu) kimyasal yolla erimesi ve tekrar çökelmesi ile oluşan yer şekilleridir. En fazla Akdeniz Bölgesi'nde görülür. Sebebi kalkerli arazinin geniş yer tutmasıdır.
    KİMYASAL AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ

    LAPYA
    Kalkerli arazilerde yağmur ve kar sularının kimyasal aşındırması ile oluşan oluk şeklindeki yarıntılardır. Derinlikleri bir kaç cm ile bir kaç metre arasında değişir.
    Karstik şekillerin en küçüğüdür.En fazla Batı Toroslar’da görülür.

    DOLİN
    Kalkerli arazilerde erime ve çökme sonucu oluşan tava şeklindeki çukurluklardır.

    UVALA
    Dolinlerin birleşmesi ile oluşan daha büyük çukurluklardır
    POLYE (GÖLOVA)
    Korkuteli-Antalya
    Uvaladan daha büyük karstik erime ve tektonik çöküntü alanlarıdır.
    Ör: Elmalı, Korkuteli, Tefenni, Kestel, Gölhisar, Acıpayam, Muğla Ovaları.

    OBRUK
    Kalkerli arazilerdeki mağara tavanlarının çökmesiyle oluşan derin doğal kuyulardır.
    Ör: Cennet-Cehennem Obrukları (İçel), Kızılören Obruğu (Konya) .

    DÜDEN (Su Batan-Su Çıkan)
    Yerüstü sularının yeraltına daldığı veya yer altı sularının yüzeye çıktığı doğal kuyulardır. Ör: Düden Suyu’nda olduğu gibi.

    MAĞARA
    Kalkerli arazilerde yer altı sularının kimyasal aşındırması ile oluşan yeraltındaki boşluklardır.
    Ör: İnsuyu (Burdur), Karain-Damlataş(Antalya), Narlıkuyu, Cennet-Cehennem ve Astım Mağaraları (İçel).

    KANYON VADİ
    Ulubey-Uşak (Türkiye'nin en büyük kanyon vadisi)
    Daha çok karstik arazilerde oluşan derin ve dik yamaçlı vadilerdir. Akarsu aşındırması ile oluşur. Ör: Göksu vadisi , Köprülü kanyonu. Dünyanın en büyük kanyonu A.B.D’de Colorado( Büyük Kanyon) kanyonudur.

    ÇIKMAZ VADİ (KÖR VADİ)
    Bu vadilerde akarsu bir mağara veya düdene dalarak kaybolur. Yani vadi bir düden veya mağara ile son bulur.

    KİMYASAL BİRİKİM ŞEKİLLERİ
    TRAVERTEN
    Yer altı suları içinde erimiş halde bulunan kalkerin suların yüzeye çıktığı yerde çökelmesi ile oluşan yer şekilleridir. Çökelme olabilmesi için su içindeki CO2 uçması gerekir.
    Ör: Pamukkale(Denizli)
    DAMLATAŞ (Sarkıt-Dikit-Sütun)
    Kalkerli arazilerdeki mağara tavanından damlayan yer altı suları içindeki erimiş haldeki kalkerin çökelmesi ile oluşur. Çökelme tavanda olursa Sarkıt, tabanda olursa Dikit , birleşirlerse Sütun oluşur. Ör: Damlataş mağarasında olduğu gibi.

    5 Mart 2012 Pazartesi

    2. hafta

      Geçen haftaki dersimizde özellikle aksarayın ve hasan dağını oluşumu üzerinde durduk. aksaray bu hale gelmeden önce bir deniz tabanıydı. bunun en güzel kanıtı tüflere rastlanmasıdır. Daha sonra levha hareketleri sonucunda Aksaray yükselmeye uğrayarak bugünkü halini almıştır. bu hale gelmesinde levha hareketlerinin etkisi olduğu kadar volkanik bir dağ olan Hasan dağınında etkisi çok büyüktür. Hasan dağının etkileri üzerinde biraz durmak gerekirse çıkan lavlar sonucunda aksaray ve çevresinde verimli alanlar oluşmuştur, önceleri yeşillik alanlarla dolu olmasında büyük bir etkisi vardır tabiki şuan bakıldığında bu yeşillikten eser yoktur çünkü; gerek iklim şartlarının değişmesi gerekse beşeri etkenler yüzündendir.
      Üzerinde durulan diğer konulara gelinince bunlar; karadelik, bir yıldızın hayatı, supernova,solucan delikler ve parelel evrenlerdir.
      Karadelik:yıldızların kütlesel çekim kuvvetleri artarken uzay zaman eğriliğininde artmasını sağlar. Yıldız büzüldükçe, yüzeyindeki kütllesel çekim alanı güçlenir. yıldızların kaçıp kurtulma hızıda gittikçe artar.Öyleki sonunda ışığın dahi kaçamayacağı hıza ulaşır. İşte bu karadelik dediğimiz uzay zaman eğriliğinin sonsuza yaklaşan bir bölgesidir.
      Solucan delikler:Karadeliklerin birbirleri ile bağlantıları sonucu çoklu evren modelinde diğer evrenlerdeki aynı yere fakat farklı bir zamana sonsuz bir hızla hareketi temel almaktadır.
     ( Bu blok bu kadar:) inşallah daha güzellerini yazmak dileğiyle:) )